B E B E K T İ V İ T E

y ü k l e n i y o r

Pofuduk Tavşan ve Paylaşmanın Gücü

Bebektivite - Bebektivite Yazar Bebektivite
Beğen
Kaydet
Bebektivite | Pofuduk Tavşan ve Paylaşmanın Gücü

Bir zamanlar, büyük ve yeşil bir ormanın derinliklerinde, Pofuduk adında bir tavşan yaşarmış. Pofuduk, diğer hayvanlar gibi enerjik, neşeli ve sevimliymiş. Ancak Pofuduk’un bir özelliği diğerlerinden farklıymış: Pofuduk paylaşmayı pek de sevmiyormuş, eşyalarını ve yiyeceklerini ormandaki diğer arkadaşlarıyla paylaşmazmış.

Ormanda herkes birbirine yardım eder, bulduklarını paylaşırmış. Kuşlar buldukları tohumları diğer kuşlarla paylaşır, sincaplar topladıkları meşe palamutlarını arkadaşlarına ikram eder, hatta ayı bile bulduğu balları diğer küçük hayvanlarla bölüşürmüş. Ancak Pofuduk, bulduğu her şeyi kendine saklar, hiçbir şeyi kimseyle paylaşmak istemezmiş.

Bir gün, Pofuduk ormanda dolaşırken, bir çalı dibinde parlak turuncu renkte havuçlar bulmuş. Pofuduk bu havuçları görünce çok sevinmiş. Hemen hepsini toplayıp, yuvasına götürmüş. Havuçlar o kadar büyükmüş ki, taşımakta zorlanıyormuş ama o, yorulmadan sevinçle hepsini taşımış. “Bu havuçları kimseye vermeyeceğim,” demiş kendi kendine. “Hepsi benim olacak!”

O günden sonra Pofuduk, o kadar çok havuç biriktirmiş ki, yuvasında adım atacak yer kalmamış. Ama o, havuçlarını saymaktan çok mutluymuş. Her sabah kalkıp, havuçlarını sayar ve onları temizlermiş. “Benim havuçlarım ne kadar güzel! Ne kadar çok havucum var!” diye düşünüp içten içe sevinirmiş.

Fakat aradan biraz zaman geçince Pofuduk’un cimriliği, ormandaki diğer hayvanlar tarafından fark edilmeye başlamış. Herkes onun neden bu kadar çok havuç topladığını merak ediyormuş. “Neden bu kadar havuç biriktiriyorsun, Pofuduk?” diye sormuş küçük bir sincap. “Bu kadar havuç senin ne işine yarayacak? Bizimle paylaşmayı düşünmüyor musun?”

Pofuduk, sincaba küçümseyen bir bakış atmış. “Bu havuçlar benim,” demiş. “Ben çalışıp buldum, ben topladım. Neden paylaşayım ki? Kendime saklıyorum.” demiş.

Sincap, Pofuduk’un bu cevabına üzülmüş ama Pofuduk’a bir şey dememiş. Diğer hayvanlar da Pofuduk’un cimriliğine şaşırmış, ama ona saygı duydukları için bir şey dememişler. Herkes, Pofuduk’un bir gün bu kadar çok havucu ne yapacağını merak ediyormuş.

Aradan günler aylar geçmiş, ormana uzun süreli bir kuraklık gelmiş. Ne ağaçlar meyve vermiş, ne de toprakta yiyecek bir şey kalmış. Yağmurlar kesilmiş, dereler kurumaya başlamış. Ormanın her köşesinde açlık ve susuzluk başlamış. Hayvanlar, bulabildikleri son yiyecekleri birbirleriyle paylaşarak hayatta kalmaya çalışmış. Ama Pofuduk’un yuvası hâlâ havuç doluymuş.

Bir gün, ormandaki diğer hayvanlar Pofuduk’un kapısını çalmış. “Pofuduk,” demiş yaşlı bir kaplumbağa, “Kuraklık yüzünden yiyecek bulamıyoruz. Havuçlarını bizimle paylaşabilir misin? Biz de çok açız.”

Pofuduk, kaplumbağanın bu isteğini duyunca hemen yuvasındaki havuçlara bakmış. “Hayır!” demiş sert bir şekilde. “Bu havuçlar benim! Ben topladım, ben buldum! Kimseyle paylaşmam!”

Kaplumbağa üzülmüş ama Pofuduk’a ısrar etmemiş. Diğer hayvanlarla birlikte oradan ayrılmış. Ancak Pofuduk, bu tavrından dolayı hiç üzüntü duymamış. “Bu havuçlar bana yeterde artar bile!” diye düşünüp sevinmiş.

Ancak, aradan zaman geçtikçe Pofuduk’un sakladığı havuçlar yavaş yavaş bozulmaya başlamış. Havuçlar önce yumuşamış, sonra küflenmiş ve en sonunda da çürümüş. Pofuduk, havuçlarının çürüdüğünü görünce çok üzülmüş. Artık yiyecek hiçbir şeyi de kalmamış. Çürümüş havuçları yemeye çalışmış ama çok kötü koktukları için yiyememiş.

Pofuduk, açlıktan bitkin düşmüş ve pişmanlık içinde kendi kendine mırıldanmış: “Keşke havuçlarımı paylaşsaydım… Şimdi hepsi çürüdü, ben de aç kaldım.” Ama iş işten geçmiş. Çürük havuçlar artık kimsenin yiyebileceği durumda değilmiş.

O gün, Pofuduk ormanda dolaşırken aç ve bitkin düşmüş. Sonunda dayanamayıp bir ağacın altına oturmuş ve ağlamaya başlamış. Tam o sırada, küçük bir sincap yanına gelmiş. Bu, daha önce Pofuduk’un havuçları paylaşıp paylaşmayacağını soran sincapmış.

“Merhaba Pofuduk,” demiş sincap. “Ne oldu sana? Neden bu kadar üzgünsün?”

Pofuduk, başını kaldırıp sincaba bakmış. “Havuçlarım çürüdü,” demiş ağlamaklı bir sesle. “Artık yiyecek bir şeyim kalmadı. Açım ve çok pişmanım. Size çok üzdüm şimdi de kendim üzülüyorum.”

Sincap, Pofuduk’un bu haline üzülmüş. “Merak etme Pofuduk,” demiş. “Biz ormandaki diğer hayvanlarla yiyeceklerimizi paylaşıyoruz. Sen de bizimle gel, sana yiyecek verelim.”

Pofuduk, sincabın bu cömertliği karşısında çok şaşırmış. “Ama ben sizinle hiç yiyeceklerimi paylaşmadım,” demiş. “Neden bana yardım ediyorsun?”

Sincap gülümsemiş. “Paylaşmak, başkalarına yardım etmektir,” demiş. “Sen de bir ders aldın. Şimdi benimle gel, sen de aramıza katıl!”

Pofuduk, sincabın teklifini sevinçle birazda mahcubiyetle kabul etmiş ve ormandaki diğer hayvanların yanına gitmiş. Orada, hayvanlar bulabildikleri son yiyecekleri birbirleriyle paylaşmışlar. Pofuduk, ilk defa paylaşmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu anlamış. Karnını doyurduktan sonra, diğer hayvanlara teşekkür etmiş ve daha önce kaba davrandığı için özür dilemiş, bir daha asla cimri olmayacağına söz vermiş.

Günler böyle geçmiş, ormandaki hayvanlar birbirlerine destek olmaya ve yiyeceklerini paylaşmaya devam etmişler. Bir süre sonra kuraklık sona erdiğinde, orman yeniden canlanmış. Ağaçlar yeniden meyve vermeye başlamış, toprak canlanmış. Pofuduk artık topladığı havuçları kimseyle paylaşmaktan çekinmemiş. O artık ormandaki en cömert tavşan olmuş. Yiyeceklerini paylaşarak arkadaşlarını mutlu etmiş, onlar mutlu oldukça da Pofuduk daha çok mutlu oluyormuş. Diğer hayvanlar, Pofuduk’un bu cömertliğini örnek almış ve hep birlikte mutlu bir şekilde yaşamışlar.

Pofuduk’un bu hikâyesi, ormandaki tüm hayvanlara bir ders olmuş: Paylaşmak her zaman en iyisidir. Cimrilik ise sadece açlık ve yalnızlık getirir. Ve en önemlisi, yardımlaşma sayesinde herkesin hayatı daha güzel ve mutlu olur. Pofuduk ve arkadaşları büyük ve yeşil ormanın derinliklerinde çok mutlu yaşamaya devam etmişler.

Bebektivite - Bebektivite
Bebektivite